Varlık yokluk derdini aklından sil; Bırak öteleri de kendini bil. Doldur şarabı, geniş bir nefes al: Kaç nefes alacağın belli değil. Bir elde kadeh, bir elde Kuran; Bir helâldir işimiz, bir haram. Şu yarım yamalak dünyada Ne tam kâfiriz, ne tam müslüman!

Üzülme; eşek eşeği beğenir

İçimden gelenler

 İnsan üretiyor olmalı. Her an her daim. 

Bilim üretmeli, veri üretmeli, sanat üretmeli. İnsanlar biriktirmeli, iyi insanlar. 

"Yalnızlık bir kemik gibi ne yana dönüp dursan batar." diyor Cahit Zarifoğlu. Ne kadar doğru bir söz. Ve Ne kadar acı bir söz. Ev işlerimi yapacak birini bulmalıyım. Sevmeliyim, ta canımın içinden sevmeliyim. Çalışmalıyım. Kitaplar okumalıyım. Yerden göğe kadar uzanan kütüphanelerde kitapların içine gömülmeliyim. O kadar çok okumalıyım ki, gözlerim yorgunluktan düşmeli.

Yüzükler giymeliyim. Manalı, manidar yüzükler. Bir düşünce gurubunu temsil eden, yüksükler. 

"Ya yapamazsam" diyor içimdeki şeytanın biri. Ya yapamazsam... Zaten yapamazsın, yapamam diyen zaten yapamaz. Zaten bir şeyi yapmanın ihtimali binde bir idir. Ve "acaba yapamazsam" diyen kaybetmişir. İş yaparım diyenindir. 

Çocukluğumu hatırlamalıyım. Hem de her yılı her günü her detayı. LYS e girdiğim günü hatırlamıyorum. Çocukluk arkadaşım Mustafa, benimle beraber olduğunu söylüyor. Sınava benimle birlikte geldiğini söylüyor. Aramalıyım, bulmalıyım. Herşeyi baştan onarmalıyım. Hiçbir şeyi eksik bırakmamılıyım. 

Sende bir rahatlık havası var beni saran o

 

Bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil

Bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
Bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil

Erden sana nazar ola, için dışın nur ola
Beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil

Er odur alçak dura, ayak odur yola vara
Göz odur ki Hakk'ı göre, gündüz gören göz değil

Yunus Emre'm sözün satar, söze bal ü yağ katar
Altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil

Ben neden yapamıyorum? Sorusuna ilişkin,

 

Evde yapamıyorum, işte yapamıyorum, okulda yapamıyorum. Bu başarısızlığın asıl nedeni nedir? İnsanlar mıdır? Cahiliyet midir? Benim hasta olmam mıdır?

Kendimi kaybetmemeliyim ve değişmemeliyim.  Zihin performansı daima korumalıyım. Yazı yazabilmeli ve okuyabilmeli ve problem çözebilmeliyim ve unutkan olmamalıyım. Her zaman da ve her mekan da aynı ve sabit olmalıyım. İçki içenlerle gezmemeli ve oturmamalıyım. Cahillerle tartışmaya girmemeliyim. Cahillerle olan kavgalarımda asla kazanamıyorum çünkü onları kazanmanın bir yolu yok beyhude yoruluyor, strese giriyor ve performansımdan kaybediyorum. Nihayetinde ben zarar ediyorum.

Üzüntü ve stresle daima mücadele etmeli ve iyi yönetmeliyim. Kişisel saatimi, istirahatimi, sevdiğim eşyaları ve aktiviteleri önemle dikkat etmeliyim.  Zaman oluyor ki ailemin üzüntüsüne yeniliyorum. Ve çoğu zaman oluyor ki dış dünyadaki cahillerin işlerine üzülüyorum.

Kadınları elde etmenin onlara karşı ilgimi kaybettiğimde neden daha kolay olduğuna dair bir yazı…

 

“Kaçan kovalanır” kaidesince Kadın-erkek ilişkilerinin tabiatında; Bir tarafın ilgisi var iken diğer tarafın katiyyen ilgisi olmuyor ve bir kovalamaca oyunu başlıyor. Sorun şu ki ben kovalayamıyorum, yoruluyorum. Ancak ne zaman ki kadınlara ilgimi kaybetsem her yanımda kadınlar çıkıyor.

İkincisi, kadınlara ilgim olduğunda ve onları elde etme stresine girdiğimde güzelliğimden kaybediyorum. Stresli, karışık ve çirkin bir zihinle çekiciliğimi kaybediyorum.

Üçüncüsü, onlara karşı ilgim olmadığında onlarla konuşmak ve etkilemek çok kolay oluyor. En iyi performansımızı en rahat iken icra ediyoruz.

Dördüncüsü, onlara karşı ilgim olmadığından ben kendi işime %100 ilgileniyorum ve bu da beni en karizmatik görünümüne kazandırıyor. “Aslanın en yakışıklı hali yiyeceğini ararkendir”.

Beşincisi, onlara karşı ilgim olduğunda “kaçan kovalanır” oyunu taraf değiştiriyor. Ve kendisine karşı ilgim farkeden kız benden kaçmaya başlıyor ve kovalanmak istiyor.

Altıncısı, Kendisine karşı ilgim olduğunun farkına varan kadın, bana yaklaşmak veya kur yapmak niyetinden vazgeçiyor. Kendisi benden bir aksiyon beklemeye koyuluyor ve asla bu aksiyon gerçekleşmiyor.

Kazanmak isteyen bu oyunu bıraksın.

 Bir bölünmez ki insan onu zaman bölüyor

İnsan her an dirilip her saniye ölüyor

BENLIK

 Benlik duygusu çok karışık bir duygu. Insan benliği olmadan aklı çıkmış bir deli. Kendi huyları alışkanlıkları sevdikleri kendi kimliği parmak izi. Insan ben olmak istiyor kendi ismini istiyor. Insan benliğini kaybetmemeli. Benliği olmadan rekabet edemiyor.

Insan benliği oldukça insan.

Anksiyete performansı öldürür

Korkunun bir faydası yok

 Hatta zararı var. Hemde çok zararı var.

Heyacanlanmanin da bir faydasi yok. Anksiyete yalnızca performansını düşürüyor hiç bir fayda vermiyor 

Nereden nereye Enes?

Minerla dönüşümleri

 Muskovit > serisit 

Kalsit > aragonit

Kalsit minerali optik minerlajo

 Bir mermeri elinize aldığınızda renksiz  olan kasit minerali kocaman beyaz kütleler halinde bulunur ve kalsitleri birbirinden ayırt etmede zorlanırsınız.

Ancak bir kirectasini elinize aldığınızda milyonlarca küçük kalsit kristalin binlerce renk tonunda bulabilirsiniz.

Bu tane büyüklüğünün renk yansımasına olan etkisidir.

Alım ilim toplayan dur

 Bilgi derleyendur 

İnsanların en âlimi, başkasının ilminden istifade ederek ilmini arttırandır. Her ilim sahibi öğrenmeye susamıştır.